Kentsel Dönüşüm Projesi en basit tarifi ile toplumsal
yaşamın sürekliliğini ve kontrolünü sağlamak sebebiyle düzenlenen, aynı zamanda
belirli kurallar dahilinde yaptırımları olan uygulamadır. Özellikle büyük
şehirlerde ki çarpık kentleşme sonucunda, bu bölgelerde yaşayan insanların
hayati tehlikesi günden güne artmaktadır.1999 yılında yaşanan Marmara depremi
ve en son yaşanan Van depreminin ardından bu durum tehdit olmaktan çıkarak yok
etme evresine geçmiştir. Bu konu dahilinde şehirlerin standartlarını oluşturan
yasaların ve yönetmeliklerin çiğnenmesine izin verilmeseydi, plansız yapılaşma
gerçekleşmeyecekti ve Afet riski altında ki yapıların dönüştürülmesi kanunu
gerekli görülmeyecekti.
Kentsel Dönüşüm Projesi’nin taslağı ve planları Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlandı. Proje için yaklaşık 400 milyar
dolar gibi bir maliyetin gerektiği belirtiliyor. Ayrıca proje kapsamında
Toki’ye verilen yetkiler oldukça dikkat çekici. Bazı vergi gelirlerinin yanı
sıra trafik cezalarının da Toki ve ilgili Bakanlıkların emrine verileceği iddia
ediliyor. Fakat bu adımlar her ne kadar olumlu olsa da uygulamanın nasıl
yapılacağı ve gidilecek yolun hangi planlar dahilinde yapılacağı bu tasarının
sonuçlarını net bir şekilde ortaya koyacak. Şu an için Kentsel Dönüşüm Projesi
dahilinde oluşturulan taslağın sadece üç önemli noktası biliniyor.
Bu önemli noktalardan ilki, gerçekleştirilecek olan projenin
içerisinde özel sektörün yer alıp almayacağı. Senelerdir planlanan projeye özel
sektörün dahil edilmemesi durumunda bu işi tamamen belediyeler ve Toki
üstlenecek. Sonuç olarak da yenilenen yapılarda pek bir değişiklik olmayacak. İkinci
bir nokta ve en çok dikkat edilmesi gereken konu, Kentsel Dönüşüm Projesi
sürecince halktan temin edilecek vergiler. Bu vergiler kişileri gözetmeksizin
herkesten alınacak gibi gözüküyor. Fakat bu şekilde bir uygulamayla yapısı
yenilenmeyecek olan kişilerin tepkisi söz konusu olabilir. Hazırlanacak olan
taslağın kırılma noktalarından bir diğeri ise Kentsel Dönüşümün yapılacağı
alanlar ile ilgili. Projenin uygulanacağı bölgeler için taslakta ilk olarak hak
sahiplerinin anlaşma yapması öngörülüyor. Fakat bu anlaşmanın şartları nedir
yada hangi yöntemler dahilinde yapılacak herhangi bir açıklama bulunmuyor. Eğer
anlaşma sağlanamaz ise bu bölgelerin kamulaştırılacağı söyleniyor. Böyle bir
uygulamanın yapılması halinde halkın büyük bir tepki göstermesi kaçınılmaz. Örneğin
merkezi bir yerde konutu bulunan bir kişinin elinden evini alarak şehir dışında
bir satılık konut vermeye kalktığınızda bu durum çok farklı noktalara gelebilecektir.